Seyşeller'e Paris yada Dubai aktarmalı gidilebiliyor, uçuş ise yaklaşık 8-10 saat sürüyor. Mahe Adası'ndan diğer adalara ise helikopterle oluyor. Ve en önemli bilgi, Seyşeller için vize gerekmiyor.
Bütün yıl boyunca gidilebilecek bir ada ve en düşük sıcaklık 22, en yüksek sıcaklık ise 30-35 derecedir. Biz Temmuz ayında gittik ve birçok koyda Haziran-Eylül arası denizin fazla dalgalı olduğu yönünde uyarılar vardı. Biz tabii ki bembeyaz kum ve suyun tadını çıkardık ancak tavsiyem Ekim ve sonraki aylarda gitmek bütün koyları keşfedebilmek için daha keyifli olabilir.
Öncelikle bu muhteşem güzelliği paylaşmak istiyorum sizlerle. Kum o kadar beyaz ve su o kadar berrak ki çıplak gözle bakmak gözleri kamaştırıyor. Hep bahsedilen 'bembeyaz kuma uzanmak istiyorum' yorumunu bizzat yaşadım ve herkese de tavsiye ederim.
Burası hakkında bahsetmek istediğim en önemli konulardan biri de buranın çok pahalı olması. Akşam yemeği içecek hariç iki kişi yaklaşık 120 dolar ödedik her akşam için. Hatta bir adet magneti 15-20 TL'ye satın aldık. Bir de herhangi bir markete girdiğinizde bırakın sizinle ilgilenmeyi bir de afra tafra yapıyorlar, ilginç bir halkı var. Restaurantta yemek sipariş edeceğiz garsona işaret etmeye çekiniyoruz, özellikle de garson bayan ise. Ayaklarını sürüye sürüye yürüyorlar falan, tam 'bezgin bekir' tabiri buranın halkının çoğunluğunu tanımlıyor.
İklimi elverişli olmasına rağmen halk o kadar tembel ki muzun bile dışarıdan geldiğini söylüyorlar. Hatta bir markette 'tat' marka salça gördüm:)
Bu ada neden çok kalabalık değildi gidince anladım:) para varsa on numara otellerde on numara tatil yapabilirsiniz ama yoksa hiç sefalet çekmeye gerek yok:) Biz Le Meridien Otel'de kaldık, memnun da kaldık. Kumsal harikaydı ancak deniz çok dalgalı olduğu için giremedik ama manzarası bile yeterliydi keyif yapmak için. Bu arada otelin kahvaltı ve akşam yemekleri nefisti. Özellikle bir akşam tema Uzak Doğu mutfağıydı ve hayatımda yediğim en lezzetli sushi buradaydı, hiç yosun kokusu yok hatta balık değil lokum yiyor gibiydim.
Aşağıdaki fotoğraf da otelin kumsalından:
Bir de burada öyle her koyda şezlong yok, Türkiye'de böyle kumsal olsa karaborsadan giderdi şezlonglar. Gittiğin koyda havlunu sereceksin kuma öyle güneşleneceksin. Yalnız Banyan Tree Oteli'nin bulunduğu kumsal tam bir harika. Otelin çok pahalı olduğunu sonradan öğrendim ama zaten o otelde kalınıyorsa otelden çıkmaya da gerek kalmıyor, hizmet süper çünkü.
Biz diğer adalara geçmedik dolayısıyla eklediğim fotoğraflar sadece Mahe Adası'ndandır. Praslin Adası'nın daha otantik, La Digue Adası'nın kumsallarının ise daha güzel olduğu söyleniyor. Mahe Adası bizim beklentilerimizi son derece karşıladı.
Bir de suların çekilmesi söz konusu tabii. Bir gün önce 'aaa burası güzelmiş yarın da burada yüzelim' dediğimiz koyda sular sonraki gün çekilmiş olabiliyor.
Tabii buraya kadar gelip de dalış yapmamak olmazdı, 25 metre dalışımız da biraz macera dolu olsa da farklı bir deneyim oldu bizim için. Bir de gemi batığı görünce tam dalgıç gibi hissettim kendimi. Üstelik ilk kez yardımsız dalışımı burada gerçekleştirmiştim.
Kıyılarda bolca balık ve mercan görmek de mümkün.
Burada zaman adeta geçmiyor. Şehir temposuna alışmış insanlar için burada geçirilecek 5-6 gün sanki 1 ay gibi geliyor. Bana çok iyi gelmişti eminim herkese de iyi gelecektir.
Diğer fotoğraflar da:
Buraya kadar gelip de jungle keşfi yapmamak olmazdı tabii. Çıkan enteresan seslerden sonra çok ilerleyemedik ama o doğayı tecrübe etmek farklı bir deneyimdi.
Ben Seyşeller'i çok beğendim, bembeyaz kum burada mevcut, su müthiş berrak ve dip balıkları kıyıda dolaşıyordu:) Kafa dinlemek için harika bir yer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder